Ekonomi Sözlüğü *
Açık Piyasa İşlemi: Merkez Bankası’nın para değerinde kararlılık
sağlamak amacı ile giriştiği piyasa işlemleridir. Piyasaya hazine bonosu ya
da tahvil satarak para hacmini daraltabilir veya alım yaparak genişletebilir.
Arbitraj: Kısa dönemli fonların yatırıldığı alandan alınıp başka bir
alana kaydırılmasıdır.
Atıl Para: Para piyasasının dışına çıkarak kullaınlmayan paradır.
Bilanço: Bir şirketin dönemsel faaliyetleri sonucu, dönem sonunda
hazırladıkları (31 Mart, 30 Haziran, 30 Eylül ve 31 Aralık) ve yayınladıkları
tablolardır. Şirketin portresini çizen bu tablolar muhasebe dilinde "t
tablosu" olarak adlandırılır.
Borsa: Sermaye Borsaları, menkul kıymetlerin ticaretinin yapıldığı
kurumsal piyasalardır. Bir piyasadır, çünkü menkul kıymetlerin ticaretinin
yapıldığı yerlerdir. Kurumsaldır, çünkü kendine özgü kuralları ve
standartları vardır. Borsalar, sadece hisse senetleri için değil, başka tür
emtiaların (ticari malların) ve enstrümanların da ticaretinin yapıldığı
yerlerdir. Örneğin bono ve tahviller genellikle menkul kıymetler borsalarının
içerisinde ticareti yapılageldiği halde, döviz ticareti için döviz borsaları
veya mal ticareti için emtia borsaları vardır.
Borsaya Kote Olmak: Borsanın izniyle halka arz edilecek hisse
senetlerinin, borsaya kaydedilmesidir. Kote ettirilmemiş senetlerin ticareti
olanaklı değildir. Kote olmuş senet, ilgili borsada tanındığını ve
alım/satımının yapılmasına izin verildiği anlamına gelir. Hisse senetlerinin
ticaretinin yapıldığı bir piyasa olan her borsanın kendine özgü kuralları
vardır.
Büyüme: Ülke ekonomisinde işgücünün çoğalması, üretim araçları ve
GSMH’nin artması vb. genel verilerin yükselmesidir. Büyüme’de ekonominin
fiziksel olarak gövdesel genişliğe uğramasıdır.
Cari Kur: Gerçek kur. Döviz piyasasında günlük olarak döviz alım,
satım işlemleriyle oluşur.
Cari Varlıklar: Satılabilir pay senedi ve tahviller, alacaklar,
stoklar, kasa ve öteki döner varlıklardın oluşan bütün.
Çapraz Kur: Bir ulusal paranın dışında iki yabancı paranın birbiri
karşısındaki değiştirilme oranıdır.
Deflasyon: Enflasyonun tersi. Genel fiyat düzeyleri düşerken ulusal
gelir, üretim ve istihdamın da düşmesidir.
Dezenflasyon: Sert olmayan deflasyonist önlemlerle enflasyonun
sınırlandırılmaya çalışılmasıdır.
Devalüasyon: Sabit kur sestemlerinde ödemeler bilançosu açık veren
ülkenin hükümetçe alınan bir kararla, ulusal paranın dış satın alma gücünün
düşürülmesidir. Bu yolla ithal malları pahalılaşırken yerli malların fiyatı
da aşağı çekilmiş olur. İhracatta artış sağlanmasına karşın aynı yabancı para
karşılığında daha çok ürünün değiştirilmesi ulusal ekonomi için sömürülmesini
anlamındadır.
Dış Borçlanma: Ülkenin kaynaklarına ek bir kaynak sağlamak, döviz
olarak yeni ödeme gücü elde etmek gibi amaçlarla ülke dışındaki yabancı
hükümet ya da finans kuruluşlarından karşılıklı ya da karşılıksız geri
ödemeli kaynak bulunmasıdır. Türkiye’de dış borç kavramı içinde kamu
sektörünün yanısıra, özel kesimin dış borçları da birlikte anılır.
Dış Denge: Bir ekonominin dışalım ve dışsatım sonucunda ödemeler
bilançosunun açık verip vermemesidir. Dış denge, milli gelir, döviz kuru ve
döviz sınırları değişkenlerine bağlıdır.
Döviz Borsası: Döviz arz edenlerle döviz talep edenlerin
karşılaştıkları, ulusal paraların birbirlerine çevrildikleri
standartlaştırılmış piyasalar.
Döviz Kuru: Yabancı paraların ulusal para cinsinden fiyatıdır.
Dünya Bankası: Bretton-Woods Sistemi’nin ortaya çıkardığı Uluslararası
İmar ve Kalkınma Bankası’dır. Azgelişmiş ülkelerin kalkınması amacıyla borç
para vermek ve sermaye yatırımlarını kolaylaştırmak için kurulmuştur.
Enflasyon: Günlük deyimde "genel fiyat seviyesindeki yükselme eğilimi"
olarak bilinmesine karşın, ekonomide eğilimin nasıl hesaplanacağı
tartışılmaktadır. Devlet İstatistik Enstitüsü’nün her ay açıkladığı Toptan
Eşya Fiyat Endeksi (TEFE) artış oranı enflasyon rakamı olarak belirleniyor.
Enflasyon, talep, maliyet, ılımlı ve hiper olarak dörde ayrılabilir.
Eşel Mobil: Ücretli ve maaşlıları, hayat pahalılığı karşısında korumak
amacıyla fiyat artışlarıyla doğru orantılı olarak artmasının sağlanmasıdır.
Factoring: Müşteri (şirket) alacaklarının factor denilen gerçek ya da
tüzel bir kişi tarafından bedeli peşin ödenerek satın alınmasıdır. Mal ve
hizmet satışı yapan bir ticari işletmenin vadeli alacaklarının factor denilen
bir mali kuruluş tarafından alacaklıya rücu hakkı olmaksızın satın alındığı
finansal hizmettir.
Faiz Ödemeleri: Bu veriler Hazine, Kamu İktisadi Teşebbüsleri, döviz
pozisyonu tutan bankalar ve yurtdışından kredi alan diğer kuruluşlara ait
borçların faiz ödemelerini kapsar. Bütçede eksi kalemdir.
Fonlama: Özkaynaklarını kullanarak kaynak sağlama yöntemidir. Senet
ihraç edilmesidir. Şirketler, borç alarak ya da özkaynaklarını kullanarak
kaynak sağlarlar.
Forfaiting: Latincede alacak hakkının kayıtsız ve şartsız olarak
teslim edilmesi anlamındadır. Vadeli mal ve hizmet ihracatından doğan ve
belirli bir ödeme planına bağlı olarak tahsil edilecek olan alacakların daha
önce bu hakkı elinde bulunduranlara rücu edilmeksizin (kayıtsız şartsız ve
vazgeçilmez olarak), bir banka veya bu alanda uzmanlaşmış bir finans kuruluşu
(forfaiter) tarafından satın alınarak iskonto edilmesidir. Uygulamada
forfaiting işlemi daha çok yatırım mallarını kapsamaktadır. 1950’li yıllarda
ABD ve Avrupalı ülkelerin SSCB ile dış ticaretlerinde doğdu. Uzak Doğu ve
Latin Amerika ülkelerinde yaygınlaştı.
Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH): Bir ulusal ekonomide belirli bir dönem
içinde (genellikle bir takvim yılında), üretilen mal ve hizmet değerlerinin
toplamıdır.
Halka Arz: Şirketlerin kaynak ihtiyacını karşılamak amacıyla özkaynak
yoluyla senet ihraç ederek (fonlama) kaynak sağlamasıdır. Şirketler kaynak
ihtiyaçlarlarını faiz karşılığı yabancı kaynaklardan (borç) ya da özkaynaktan
(ortaklardan sermaye yoluyla veya faaliyetler sonucu kazanç yoluyla) sağlar.
Özkaynak için ödenmesi gereken ve ortaklar tarafından belli bir taban limitte
beklenen temettü geliridir. Özkaynak yoluyla fonlama yani senet ihraç ederek
toplanacak fonların maliyeti, borçlanmadan daha ucuz ise, şirketler halka
arza başvurma yolunu tercih edecektir.
Hazine Açığı: Hazine, devletin harcama ve gelirlerinin gerçekleştiği
soyut bir kasa olan kurumdur. Belli bir dönemde Hazine’nin kamusal
giderlerinin finansmanı için yapılan ödemeler, toplanan kamu gelirlerini
aşması durumunda Hazine açığı ortaya çıkar.
Hiper Enflasyon: Dörtnala enflasyon olarak adlandırılır. Paranın
değerinin yitirdiği en şiddetli enflasyon biçimidir. İktisat tarihinde
çoğunlukla savaş ya da sonrasında ortaya çıkmış ve yeni bir para biriminin
kurulmasını zorunlu hale getirmiştir.
IMF (Uluslararası Para Fonu): Uluslararası ticaretin gelişmesi, tam
istihdam, gelişim hızının artırılması, sabit kur sisteminin gerçekleşmesi,
kurlarda kararlılığın sağlanması, tek yönlü devalüasyonu önlemek ve ödemeler
dengesi sorunlarını çözmek, kredi sağlamak gibi çok amaçlı kurulmuş bir
örgüttür.
İç Borçlar: Hükümetin ülke sınırları içinde kişi ve kurumlara ulusal
para cinsinden borçlanmasıdır. Bu borçlanmanın iktisadi niteliği, satın alma
gücünün özel ve kamusal kesimler arasında el değiştirmesidir. İç borçlanmada
ülkenin kullanabileceği kaynaklara bir ek söz konusu değildir. Devlet, en
yaygın yöntemle halka ve kurumlara sattığı kağıda +bağlı bono, tahvil ve
kağıda bağlı olmayan yöntemlerle borçlanabilir. İç Borçlanma; kısa-uzun
vadeli, teminatlı-teminatsız ve zorunlu-gönüllü olarak üç gruba ayrılabilir.
Kâr Transferi: Türkiye’de yatırım yapmış olan yabancıların söz konusu
yatırımlardan elde ettikleri gelirlerin yurtdışındaki şirketlerine
aktarmasıdır.
Kamu Gelirleri: Devletin kamu harcamalarını karşılamak amacıyla vergi,
harç, resim, para cezaları, mülk-teşebbüs gelirleri, borçlanmalar,
yardım-bağış, devalüasyondan doğan fark gibi gelirlerden oluşur.
Kamu Giderleri: Geniş anlamda, devlet ve diğer kamu kuruluşlarının
bütçe ödemeleri ile Kamu İktisadi Teşebbüsler (KİT), sosyal sigorta
ödemeleri, vergi muaflık ve istisnaları ve özel kişilere yapılan teşvikleri
de içerir. Dar anlamda da kamu hizmetlerinin bedeli olarak, devlet ve diğer
kamu tüzel kişilerinin (belediye, il özel idaresi gibi) yaptıkları
ödemelerdir.
Kambiyo: Para ya da para yerine geçen belgelerin değiştirilmelerine
özgü olan işlemlerdir. Para alım ve satımı ile ilgili işlemleri kapsar.
Kayıt Dışı Ekonomi: Devletten gizlenen, kayda geçirilmeyen/geçirilemeyen
ve bu sebeple denetlenemeyen faaliyetler olarak
tanımlanabilir. Enformel ekonomi, illegal ekonomi, gayri resmi ekonomi, gizli
ekonomi diye de adlandırılır. Genel olarak kayıt dışı ekonominin, mal ve
hizmet üretimine konu olmasına karşılık ekonominin geleneksel ölçüm
yöntemleriyle bütünüyle tespit edilemeyen ve GSMH hesaplamalarına yansımayan
alanları kapsadığı kabul edilmektedir.
Konvertibilite: Ulusal paranın, dış ticaret gereksinimlerinin
karşılanmasında, resmi bir rakamın ya da yasanın iznine gerek kalmaksızın bir
başka bir ulusal paraya dönüştürülmesi ve uluslararası mübadele aracı olarak
kulanılabilmesidir.
Kredi: Belirli miktardaki satın alma gücünün, belirli bir süre için ve
geri verilmek üzere bir bedel (genellikle faiz) karşılığı gerçek ya da
tüzelkişilere verilmesidir. Kredi çeşitleri: güvencesine göre teminatlı ve
teminatsız; kullanıcısına göre; özel ve kamu, süresine göre; kısa ve uzun,
veriliş yerine göre üretim ve tüketim; kullanım alanına göre ticari, tarım,
sanayi, yapı ve orman gibi ayrılır.
Kurucu Hisse Senedi: Kurucu hisse senetleri, şirket kurucularına ya da
şirket açısından önem arz eden şahıslara genellikle bedelsiz olarak verilen,
oy hakkından yoksun ve sadece temettü hakkı olan bir "adi senet".
Kurumsal Yatırımcı: Bireysel yatırımlardan farklı olarak yatırım
fonları, yatırım ortaklıkları, sigorta şirketleri, sosyal güvenlik
kuruluşları, özel emeklilik fonları, vakıflar, sendikalar ve benzeri
kurumlarca yapılan yatırımlardır.
Laisse Fairre Laisse Passes: "Bırakınız yapsınlar, bırakınız
geçsinler" olarak çevrilen liberal görüşün şiarı.
Leasing (Finansal Kiralama): firmaların ticari ve sınai faaliyetlerini
gerçekleştirebilmek için gereksinim duydukları duran varlıkları satın almak
yerine belirli kira ödentisi karşılığında kullanım olanağı tanıyan ve banka
kredilerine alternatif olarak doğan orta dönemli finansman yöntemidir. Bu
yöntem, 1930’lu yıllarda Dünya Ekonomik Krizi’ndeki finansman zorluğu ve 2.
Dünya Savaşı sonrasında teknolojik gelişmelerin yenileşme ve modernleşme
harcamalarına çözüm olarak geliştirildi. Türkiye’de de 1985’ten başlayarak
daha çok KOBİ’ler tarafından kullanılmaktadır.
Lot: Borsada 1.000 adet hisse senedi bir araya gelerek de birer lotu
oluşturur. Böylece 1 lot senet miktarı, şirketin 1.000.000 liralık
sermayesini temsil etmektedir ve İMKB’de işlemlere konu birimi teşkil
etmektedir. Lotun altındaki küsuratlı miktardaki senet miktarları normal
seans esnasında alım-satıma konu olabilmekle beraber fiyat kotasyonları
verilememektedir.
Mali İstikrar: Geniş anlamda mali sistemin ya da altyapısının, dar
anlamda da mali piyasanın dengede olmasıdır. Mali sistem, tasarrufların
toplanarak yatırımcılara ya da tüketicilere aktarılmasını sağlayan
mekanizmalar (banka, kooperatif ya da para, tahvil gibi...) bütünüdür.
Mali Politika: Kamunun; vergi, masraf ve borç idaresiyle piyasadaki
para miktarını kontrol etmesine yönelik politikaların bütünüdür.
Ekonomistlere göre, para politikasından daha etkilidir.
Mali Tablolar: Türk Vergi Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ve Sermaye
Piyasası Kanunu’nca bazı şirketler için zorunlu olarak tutulan, şirketin
dönemsel faaliyetleri sonucu hazırlamak ve yayınlamak (halka açık şirketler,
aracı kurumlar vb.) zorunda oldukları ve ilgili şirketin performansını
gösteren, standartlaştırılmış muhasebe kayıtlarıdır. Başlıcaları bilanço,
gelir-gider tablosu, satılan malın maliyeti, kâr dağıtım, fon ve nakit akım
tablolarıdır.
Nominal Değer (Par Value): Menkul değerlerin üzerinde yazılı olan
değerdir. Bir hisse senedi başına sermayeden düşen payı belirtir. İMKB,
borsaya kote olmuş tüm senetlerin nominal değerlerini 1.000 lira olarak kabul
etmiştir. Fakat, kote olmayan şirketlerin genelinde de nominal değer 1.000
lira olarak kullanılmasına karşın 500 lira veya 5.000 lira gibi nominal
değerler de kullanılmaktadır.
Ortodoks İstikrar Programı: Uluslararası Para Fonu IMF’nin 1970’li
yıllardan bu yana enflasyonla mücadele eden ülkelere tavsiye ettiği
programlara genel olarak verilen addır. Ortodoks kelimesi burada
klasikleşmiş, klişeleşmiş istikrar programları anlamında kullanılmaktadır. Bu
programda IMF ücretlerin dondurulmasını, program öncesi belirli bir oranda
devalüasyon sonrası yavaşlatılmış kur politikasını tavsiye eder ve tüketimi
kısarak enflasyonun kontrol altında tutulmasını önerir. Bu klasik program bir
çok uygulayıcı ülkede başarıya ulaşamamış, hatta enflasyonun daha da
hızlanmasına neden olmuştur.
Para: Mal ve hizmetlerin değişim aracı. Ekonomide madeni, banknot para
birimlerinin yanı sıra vadesiz mevduatlar ve kredi kartları da para unsurları
içinde sayılır. Değişim aracı, değer ölçütü ve saklama işlevi vardır. Vadeli
mevduat, devlet tahvili gibi değişim araçları da para benzeri olarak
değerlendirilir.
Para Arzı: Para stoku anlamında da kullanılır. Belirli bir anda
ekonomide dolanımda bulunan ve para olarak kullanılan araçların toplamıdır.
Para Piyasası: Kısa vadeli fon (kredi) arz ve talebinin karşılaştığı,
genellikle merkez bankaları tarafından yönlendirilen piyasalardır.
Para Politikası: Bir ülke ekonomisindeki para arz hacmini değiştirmeye
yönelik politikalar bütünüdür. Uygulama yöntemleri arasında Merkez
Bankası’nın senetleri nakite çevirdiği açık piyasa müdahalesi, banka
işlemleri ve kredi tavanının değiştirilmesi sayılabilir. Para politikaları
deprasyonda yetersiz kalır.
Reel Sektör (Reel Kesim): Ulusal ekonomide tarım, sanayi ve hizmetler
ana sektörlerinde üretici ve tüketici konumundaki bireylerin tümünü temsil
eden kesimdir. Bu kesimin gerçekleştirdiği tasarruflar finansal kesim
tarafından toplanır ve tekrar reel kesime kullandırılır.
Revelüasyon: Bir ülke parasının diğer ülkelerinin paraları karşısında
değer kazanması sürecidir.
Sabit Döviz: Belirli bir ülkenin ulusal parasının, belli bir parite
üzerinden konvertibl (Konvertibilte) bir dövize bağlanarak değerinin
ayarlanmasıdır.
Satın Alma Gücü Paritesi (SGP) : Ülkeler arasındaki fiyat düzeyi
farklılaşmasını ortadan kaldıran para birimi dönüştürme oranıdır. Eldeki
toplu bir para parite oranı ile farklı bir para birimine dönüştürüldüğünde,
tüm ülkelerde aynı sepetteki mal ve hizmetler satın alınabilir. SGP ülkeler
arasındaki fiyat farklılıklarını yok ederek, ulusal para birimlerini
birbirlerini dönüştüren orandır.
Serbest dalgalanma (Free float): Serbest dalgalanan kur sisteminde
ülke parasının değeri piyasa tarafından belirlenmektedir. Döviz piyasasına
yapılan müdahaleler, kurların istenilen düzeyde oluşmasını sağlamak yerine,
bu piyasadaki gereksiz dalgalanmaları önlemek ve değişimleri daha ılımlı hale
getirmek için yapılmaktadır. Bu sistemde para politikası, daha etkin hale
gelmekte ve ülkenin tutması gereken uluslararası rezerv miktarı azalmaktadır.
Serbest dalgalanan döviz kuru sisteminden kaynaklanan olumsuzluk ise, dış
ekonomik ilişkilerde belirsizlikleri ve riskleri artırması nedeniyle kaynak
dağılımını olumsuz etkilemesidir.
Serbest Döviz: Konvertibl ulusal para. Yurtiçinde başka ulusal
paralara tahvili serbest olup, yurtdışına transferlerine çeşitli sınırlar
konmuş olabilir.
Sermaye Piyasası: Genellikle uzun vadeli fon ihtiyaçlarının
karşılandığı ve Hazine tarafından kontrol edilen piyasadır.
Tahvil: Anonim şirketlerin kaynak bulmak amacıyla Ticaret ya da
Sermaye Piyasası kanunlarına göre, itibari kıymetleri eşit ve ibareleri aynı
olmak üzere çıkardıkları borç senetidir.
Takasbank: Borsada kote olan senetlerin işlemlerin düzgün olarak
işlenmesi ve düzenli olarak tutulması amacıyla borsada saklanmasıdır. İMKB’de
işlem gören senetlerin muhafazası ile görevli olan İMKB Takas ve Saklama
Bankası A.Ş., kote olan senetlerin büyük bir kısmını muhafaza ettiği için
ayrıca fiziki bir dolaşıma engel olmakta ve şirketleri senet basma
külfetinden kurtarmaktadır.
TEFE: Toptan Eşya Fiyat Endeksi. Enflasyon rakamı olarak alınır.
Tezgah Üstü Piyasa (Over The Counter-OTC): Değerli evrakların
ticaretinin yapıldığı standardize edilmemiş piyasalardır.
TÜFE: Tüketici Fiyat Endeksi
* Kaynak: www.ntvmsnbc.com
|