Hayat Dersi
Araba kullanmayı yeni yeni öğreniyordu. Günlerden bir gün ehliyetine yeni kavuştuğu zamanlardan
birinde babası reddemeyeceği bir teklifle çıktı karşısına. Yaşadıkları kasabadan 30-35 kilometre
kadar ötedeki şehir merkezine gitmeleri gerekiyordu. Fakat bu arada arabanın bakımının da
yaptırılması söz konusuydu. Eğer babasıyla birlikte gidecek olursa hem yol boyunca aracı
kullanabilecek, hem de şehirde birkaç saat keyfince dolaşabilecekti. Ertesi sabah şehrin
yolunu tuttular. Delikanlı arabayı iyi kullanabildiğini babasına gösterebilmek için trafik
kurallarına harfiyen uyuyordu. Ve nihayet şehre yaklaştılar. Babası işlerini halletmek için
inmek istediğini söyledi oğluna.
-"Arabanın bakımını yaptırır akşam dörtte beni buradan alırsın" diye de ekledi.
Delikanlı babasını onayladıktan sonra, dosdoğru tamircinin yolunu tuttu. Aklında aracı bakıma
bırakıp, şehirdeki sinemada bir film seyretmek vardı. Bir, iki, üç film derken zamanın nasıl
olup da su gibi aktığını hissedemedi. Gözü koluna iliştiğinde saatin altıya gelmek üzere olduğunu
fark etti. Buluşma saatinin üzerinden neredeyse iki saat geçmişti. Tamirciye doğru giderken;
-"Babama ne derim" diye düşündü.
-"Doğruyu söylesem, 'sinemada takıldım,geçen zamanın farkına varamadım desem' olmaz. Bu babamı
hem kırar hem de kızdırır. En iyisi daha kestirme bir çözüm bulmalı. Hatta bir nebze kuraldışı olsa bile."
Adam genç oğlunu yolun kenarında beklemekteydi. Sıkıntısı da her halinden belliydi. Araca bindi. Oğluna sordu.
-"Nerede kaldın?"
-"Şey. Aracın tamiratı biraz uzun sürdü de baba, ondan geciktim bu kadar." Adamın gözleri buğulandı, yüzü karıştı.
Oğluna aracı sağa çekmesini söyledi. Delikanlı sebebini anlayamadığı bu komutu aynen yerine getirdi. Babası;
-"Bunu nasıl yaparsın" dedi.
-"Neyi baba?"
-"Bana nasıl yalan söylersin?"
Genç cesaretini toplayarak 'yalan söylemiyorum' diyecek gibi oldu. Yaşlı adam bu kez daha da sert çıktı;
-" Sen gecikince, ben telaşlandım. Başına bir şeyler gelmiş olabileceğini düşündüm. Tamirciyi aradım. Bana
'aracın bakımının çoktan bittiğini, fakat senin hala ortalarda görünmediğini' söyledi." Baba susmadı.
Konuşmaya devam etti.
-"Ben şimdi bu arabadan iniyorum ve kasabaya doğru yürümeye başlıyorum. Yol boyunca seni yetiştirirken, nerede
yanlış yaptığımı düşünmek istiyorum."
Yaşlı adam araçtan indi. Yürümeye başladı. 50'sini aşmış bu adam, 30
kilometre yol yürüyerek kasabaya nasıl varabilirdi? Genç delikanlı, onlarca, yüzlerce, kim bilir belki de
binlerce kez, özür diledi. Arabaya binmesi için babasını ikna etmeye çalıştı. Ancak nafileydi. Ayaklarının
ağrısından çok içinin sızısından inleye inleye, saatler sonra vardı yaşlı adam evine. Oğlu, babasını yol
boyunca araçla milim milim takip etmişti. Babası ona çok sevdiği şoför koltuğunda hayatı boyunca unutamayacağı
bir ders vermişti. Ne olursa olsun kuralları çiğnemeden yolda yürüme dersini.
|