Meksikalı
Meksikalı'nın biri günlerden bir gün bisikletine binmiş Amerika'dan
ülkesine dönmektedir. Elinde ağır mı ağır bir torba vardır. Ufak tefek adam sınıra
gelir. Kontrol noktasına ulaşır ve burada durdurulur. Kapıdaki amerikan sınır güvenlik
yetkilisi elindeki ağır torbayı işaret ederek, içinde ne olduğunu göstermesini ister.
Meksikalı biraz mahcup, biraz çekingen torbasını gösterir görevliye istemeye istemeye.
Adamın tavırlarından iyice şüphelenen güvenlik görevlisi torbayı dikkatlice açar.
İçinde kum vardır. Elini içine daldırır karıştırır bir şey bulamaz. Uygun bir yere
kumu döktürür yine sıra dışı bir şey fark edemez. Pek tatmin olmasa da Meksikalının
sınırdan geçişine izin vermek zorunda kalır. Aradan bir zaman geçer. Yaklaşık bir ay
sonra aynı Meksikalı aynı sınır kapısından aynı torbayla aynı şekilde geçmek için
kontrol noktasına gelir. Rastlantı bu ya ufak tefek adamı aynı güvenlik görevlisi
karşılar. Yine torbayı açtırır. Bu kez bir şeyler bulacağına inancı tamdır.
Bisikletinden inen Meksikalı torbayı açar içini boşaltır. Yine kum vardır ve
güvenlik görevlisi yine sıra dışı hiçbir şey bulamamıştır. Üç, dört, beş, bu
geçişler sıklaşarak devam eder. Derken bir gün güvenlik görevlisi emekli olur.
Yine rastlantı bu ya Meksikalıyı bu kez sınırda değil de şehrin bir başka yerinde
görür. Merakla ve süratle yanına gider. Heyecanla konuşmaya başlar:
-"bak ben artık emekli oldum. Şimdi benimle rahatça konuşabilirsin. Sen sınırdan
gelip geçerken bir numara yapıyor bir şeyler kaçırıyordun. Ne yapıyordun? Ne olur
söyler misin, içimde yer etti de" der.
Meksikalı pişkin pişkin güler.
-"bisiklet kaçırıyordum kovboy, bisiklet kaçırıyordum"
deyip gıcır gıcır bisikletini sürerek, hem de çılgınca gülerek yoluna devam eder.
|