Baban Öldü Ortak
Tekstil işiyle uğraşan iki ecnebi ortak, yaşadıkları ülkede
bir piyasa araştırması yaparlar. Amaçları bir sonraki sezona herkesten önce
hazırlanmaktır. Araştırmaları sonucunda o sene haki renkteki kumaşın moda
olacağını öğrenirler. Bütün varlıklarını paraya çevirip piyasadaki ne kadar
haki renkte kumaş varsa hepsini satın alırlar. Ortakların depoları farklı
tonlardaki haki renkli kumaşlarla dolar. Ve ellerini ovuşturarak gelecek
müşterileri beklemeye başlarlar. Sezon başlar, yarılanır, bitmeye yüz tutar.
Ancak ne vitrinlerde haki renkte tek bir giysi vardır ne de haki renkte elbise
satmaya niyetli birileri. İki kafadar artık iflasın eşiğine gelmişlerdir.
Dertli dertli oturuyor kafa kafaya veriyor, hatta böyle bir uyanıklık yaptıkları
için kafalarını duvarlara vuruyorlardır. Bıçağın kemiğe dayandığı bir gün iş
yerlerinin kapısı üniformalı bir subay tarafından aralanır. Müşterinin rütbesi
albaydır.
-"Siz de, haki renkte kumaş var mı?" diye sorar müşteri. Ortaklar bir birlerine
bakar kulaklarına inanamazlar. Acemi çıraklar gibi ikisi birden atılırlar.
-"Evet albayım, dilediğiniz kadar hem de." Albay, dikkatle raflardan indirilen
kumaşları inceler. Hiç ummadıkları bir konuşma yapar ardından da.
-"Çok beğendim, bu sene askerlere 200.000, subaylara 50.000 adet haki renkte
elbise yaptıracağız. Ancak tabii ki benim tek başıma beğenmem yetmez. Generalimin
de oluru lazım. Bana bir parça numune verin birliğime götüreyim. Yarın öğlen 12'ye
kadar telgraf çekersem kumaşınız beğenilmedi anlamına gelir. Eğer telgraf gelmezse
kumaşları kesip imalata başlayabilirsiniz. " der ve geldiği gibi usulca ayrılır
dükkandan.
O gece bitmek bilmez kafadarlar için. Sabaha kadar sohbet ederler. Kimi zaman
ümit dolu hayaller kurarlar. Kimi zaman 'ya iptal olursa' diye iç geçirirler
endişeyle. Ertesi gün saat 11:00 olur. 11 buçuk olur. 12'ye çeyrek kalır.
Postacı yolda gözükmemektedir. Tam ümitlenmişlerdir ki postacının köşeyi döndüğünü
görürler.
-"Belki bize gelmiyordur" diye devam ettirmeye çalışırlar ümitlerini ancak bu hal
korktuklarının başlarına gelmesine engel olmaz. Postacı gelir kapıyı açar içerir
girer ve telgrafı ortaklardan nispeten genç olanına uzatır. Kağıdı alan genç adamın
gözleri bir anda sona kadar açılır ve sevinçle koltuğa yığılmış arkadaşına
seslenir.
-"Müjde Dostum, baban ölmüş!"
|